Kaygı Bozukluğu (Anksiyete)
Kaygı duygusu her zaman vardı bizde ve her zaman var olmaya devam edecek; çünkü bizi tehlikelerden koruyan yararlı bir duygudur. Ama her şeyin fazlası zarar gerçekten, kaygının fazlası da zararlıdır ve insanın hayatını olumsuz yönde etkiler.
Anksiyete (kaygı) olarak adlandırılan durumlarda en sık yapılan davranış, anda kalamayıp geçmişe ya da geleceğe gitmeye çalışmaktır. Endişe (kaygı), kurtulunması gereken bir durum değildir. Kaygı, insan olmamızın bir parçasıdır ve ancak yönetilebilen bir duygudur.
Kaygı duygusuna geçmeden önce, duyguları tanımamız gerekir ki duyguları yönetmeyi daha kolay kavrayabilelim. İnsanoğlunun 5 temel duygusu vardır: üzüntü, mutluluk, kaygı, huzur ve öfke. Bunlar dışında “hissediyorum” dediğimiz birçok cümle aslında birer düşüncedir, yani duygu değildir.
“Kaybolmuş hissediyorum”, “Yalnız hissediyorum.”, “Aldatılmış hissediyorum.”, “Kapana kısılmış hissediyorum.”, “Değersiz hissediyorum.” gibi ifadeler yanlış kullanımlardır. Bunların hepsi aslında birer düşüncedir, duygu değil. Doğru kullanım, “Değersiz olduğumu düşünüyorum.” şeklindedir. Bu düşünceye aklımdan geçtiğinde “Üzüntü hissediyorum.” demek uygundur.
“Başıma kötü bir şey geleceğini hissediyorum.” da yanlış bir ifadedir. Doğru olan, “Başıma kötü bir şey geleceğini düşünüyorum, böyle düşündüğüm anlarda kaygı hissediyorum.” şeklindedir.
Kaygıyı Yönetme
Kaygımızı yönetmemiz için önce aklımızdan geçen düşünceleri keşfetmemiz gerekir. Aklımızdan geçen düşünceleri fark ettikten sonra, bu düşünceler üzerine çalışmamız gerekir ki kaygılarımızı yönetmeye başlayabilelim. Yani kaygıyı, endişeyi, panik atağı yönetmek için önce düşüncelerimi keşfetmem, daha sonra ise bu düşünceler üzerinde çalışmam gerekir. Bunu tek başıma fark etmem çok zor olacaktır. Tüm bunların bir psikolog / psikolojik danışman eşliğinde yapılması çok daha sağlıklı olacaktır.
Esas olarak, kaygı problemleri çocukluğumuzda ebeveynlerimizin ve diğer önemli insanların bize söylediklerine dayanır. Çocukluğumuzda yaşadıklarımızı psikolojik destek alarak değiştirebiliriz. Kaygılı, endişeli hissetmek normaldir; fakat bu durum eğer hayatımı olumsuz yönde etkiliyorsa, ilişkilerimi bozuyorsa, işe gitmemi engelliyorsa, uyuyamıyorsam, işte o zaman bir profesyonelden yardım almam gerekiyor demektir.
Farkında olmasak bile hepimiz kendimizle sürekli konuşuyoruz.
Mesela aklımdan olumsuz düşünceler geçiyor olabilir:
“Ya deprem olursa.”
“Ya hastalanırsam, kanser olursam.”
“Ya trafik kazası geçirirsem.”
“Ya yapamazsam, ya beceremezsem, ya sınavdan kalırsam.”
“Ya beni eşim terk ederse.”
“Ya işverenim beni kovarsa.”
“Ya çocuğum bana kırılırsa.”
“Ya ilerde evsiz, parasız kalırsam.”
Bu tür aşırı endişelenmeler, bir psikologdan yardım almamız gerektiğine dair sinyallerdir. Bu olumsuz iç diyalogları kendinizde tespit etmeye gayret edin. Olumsuz düşüncelerimizi veya kendimize söylediklerimizi tespit ettikten sonra, bunları değiştirmek ancak bir psikolog eşliğinde mümkündür. Kendi kendimize bu düşüncelerimizden kurtulmamız çok zordur.
Kaygılarımızı bir psikolog eşliğinde nasıl yöneteceğimizi, seanslar ilerledikçe keşfederiz. Yeter ki yardım almaya açık olalım.
Anksiyete Yönetimi için Öneriler
Negatif bir duygusal yüke sahip kelimeleri, daha nötr veya olumlu olanlarla değiştirmeyi deneyin. Örneğin, “Buna dayanamıyorum” demek yerine “Bu durum beni rahatsız ediyor” diyebilirsiniz.
Üzücü olabileceğini düşündüğünüz olumsuz durumlar karşısında, bu durumların gerçekten gerçekleşme olasılığını analiz edin. Unutmayın, endişelerimizin yaklaşık %75’i hiçbir zaman gerçeğe dönüşmez.
Sizi sınırlayan ifadeleri dönüştürün. “Yapamam” demek yerine, kendinize “Bunu nasıl yapabilirim?” şeklinde sorular sorarak çözüm odaklı bir bakış açısı geliştirebilirsiniz.
Aslında Yanlış Olduğu Halde Doğru Sanılan Şeyler
Kaygılı olmak genetiktir.
Hayır genetik değildir, kaygı yönetmeyi öğrendiğimizde bu sorun hayatımızdan büyük ölçüde çıkar.
“Kaygılar beni asla bırakmayacak, hayatım zindana dönecek.”
Oysa kaygılar, psikolojik destekle yönetilebilir ve hayat kalitesi yeniden artırılabilir.
“Bir sorunu çözmenin en iyi yollarından biri, zaman içinde çözülmesine izin vermektir.”
Zamanla her şey kendiliğinden düzelmez. Sorunların çözümü, biz adım attığımızda başlar.
“Kalıtım kişiliği belirler.”
Kişiliğimiz sadece genetikle şekillenmez. Çevresel faktörler, yaşantılarımız ve destek alma becerimiz kişiliğimizi etkiler.
“7’sinde ne ise 70’inde o.”
Oysa insan öğrenen, gelişen ve değişebilen bir varlıktır.
“Çocukluk kaderdir.”
Çocukluk kader değildir. Çocuklukta yaşananlar psikolojik destekle anlamlandırılır ve etkileri dönüştürülebilir.