Depresyon

Depresyon, her bireyde farklı yüzlerle kendini gösterir. Kimi insan bu süreci daha hafif atlatırken, kimisi yoğun duygularla, derin acılarla yaşar. Bazılarımız depresyonu öfke ile dışa vururken, bazıları ise içe kapanarak, ağlayarak ve yoğun bir üzüntüyle deneyimler.

Depresyondayken geleceğe dair umutlarımız azalır. “İstediğim işe asla giremeyeceğim”, “Yalnız kalacağım”, “Kimse beni sevmiyor” gibi düşünceler zihni meşgul eder. Oysa bu karamsarlık depresyonun getirdiği zihinsel bir filtredir. Unutmamak gerekir ki: Her zaman yapılabilecek bir şeyler vardır. Psikoterapi, kişinin bu düşünceleri yeniden yapılandırmasına ve içindeki gücü keşfetmesine destek sunar.

Depresyonda olan bireyler, günlük görevlerin bile üstesinden gelemeyeceklerini düşünürler. Basit işler bile büyük bir yük gibi hissedilir. Harekete geçmek neredeyse imkânsız hale gelir.

Bu süreç yalnızca bireyin kendisini değil, çevresindeki insanları da etkiler. Aile üyeleri, arkadaşlar ya da partnerler; ne yapacaklarını bilemez, nasıl yardımcı olacaklarını kestiremezler. İşte bu yüzden, danışanın onayıyla yakın çevreyle yapılan ayrı görüşmeler hem anlayışın gelişmesi hem de destek sürecinin güçlenmesi açısından çok değerlidir.

Unutmayın: Depresyon bir son değil, bir süreçtir. Ve bu süreçte destek almak, yeniden ayağa kalkmanın en sağlıklı yollarından biridir.

Depresyonun Belirtileri

Depresyon yalnızca bir “üzüntü” hali değildir. Bedenimizden düşüncelerimize, davranışlarımızdan duygularımıza kadar hayatımızın her alanını etkileyen çok yönlü bir süreçtir. İşte depresyonun farklı düzeylerde ortaya çıkan belirtileri:

🔹 Fizyolojik Düzeyde
Yorgunluk, enerji kaybı, uyku problemleri (uyuyamama ya da aşırı uyuma), iştah değişiklikleri (kilo kaybı veya artışı), cinsel isteksizlik, yaygın vücut ağrıları, kas gerilmeleri gibi fiziksel belirtiler görülebilir.

🔹 Bilişsel Düzeyde
Konsantrasyon zorluğu, karar vermekte güçlük, ayrıntıları hatırlayamama gibi zihinsel yavaşlamalar ortaya çıkar. Kişi kendisi, diğer insanlar ve gelecekle ilgili olumsuz düşüncelere kapılabilir. Bazı durumlarda intihar düşünceleri de yaşanabilir.

🔹 Davranışsal Düzeyde
Günlük aktivitelerde azalma dikkat çeker. Kişi kişisel bakımını ihmal edebilir, sosyal ilişkilerden uzaklaşabilir, çocuklarıyla ya da yakınlarıyla ilgilenmek istemeyebilir. Davranışlarda genel bir yavaşlama görülür.

🔹 Duygusal Düzeyde
Üzüntü, kaygı, huzursuzluk, öfke gibi yoğun duygular yaşanır. Umutsuzluk, çaresizlik ve suçluluk hisleri depresyonun en belirgin duygusal boyutlarını oluşturur.

Depresyonun Nedenleri

Depresyon sadece bugünün değil, çoğu zaman geçmişin de bir yansımasıdır. Özellikle çocukluk döneminde yaşanan duygusal ihmal, travmalar veya incinmişlikler, yetişkinlikte depresyona yakalanma riskini artırabilir. Psikoterapilerde bu nedenle çocukluk yaşantıları üzerine çalışmak çok kıymetlidir. Çünkü iyileşme, bazen geçmişle yüzleşerek başlar.

🔹 Mükemmeliyetçilik ve Depresyon
Kendimize karşı çok sert ve eleştirel olabiliyorsak, “mükemmel” olmaya çalışıyorsak, bu depresyonu büyütecektir. Kendimize şefkat göstermek en büyük koruyucularımızdan biridir. 

🔹 Kendine Ödül Verme Eksikliği
Depresyondaki bireyler çoğu zaman kendilerini takdir etmezler, başarılarını küçümserler, kendilerine iltifat etmekte zorlanırlar. Kendine ödül vermemek, hayatı daha renksiz, daha ağır hale getirir. Küçük de olsa kendimize verdiğimiz her ödül, ruh halimizi olumlu yönde etkiler.

🔹 Sosyal Destek: Depresyonun Panzehiri
Depresyonla mücadelede sosyal destek en güçlü kaynaklardan biridir. Ailemizden, arkadaşlarımızdan ya da bir uzmandan aldığımız destek; duygusal yükümüzü hafifletir. Ne kadar çok destek, o kadar düşük depresyon riski diyebiliriz. İnsan insana iyi gelir.

🔹 Tetikleyiciler
Sevilen birinin kaybı, karmaşık ve zorlayıcı ilişkiler, iş kaybı ya da yönetilemeyen stresli ve travmatik olaylar depresyonu tetikleyebilir. Bu gibi durumlar karşısında zorlanmak insanidir; önemli olan bu süreçte kendimize yüklenmek yerine yardım almayı seçebilmektir.