Erteleme Psikolojisi
Erteleme davranışı, bir kişinin gerçekleştirmesi gereken bir görevi veya vermesi gereken kararı daha sonraya bırakmasıdır. Bu durum, çoğunlukla kişinin o an yeterli motivasyona sahip olmaması veya konu ile alakalı kaygı duyması, mükemmeliyetçilik eğilimi, yapılması gereken ile ilgili olumsuz duygular yaşaması gibi sebeplerle ortaya çıkar.
Hepimiz zaman zaman işleri bir kenara bırakıp “sonra yaparım” demişizdir. Ama bu alışkanlık sıklaştığında ve günlük yaşamı etkilemeye başladığında, karşımıza erteleme davranışı, yani prokrastinasyon çıkar. Erteleme, sadece tembellik olarak değerlendirilmemelidir; çoğu zaman duygusal çatışmalar, kaygı gibi içsel süreçlerin bir yansımasıdır.
Bu yazıda klinik psikolog olarak uzun yıllardır gözlemlediğim erteleme davranışı ile ilgili kapsamlı bir rehber sunacağım. Kendinizi tanıyabileceğiniz örneklerle, olası nedenlerle ve çözüm yollarıyla adım adım ilerleyeceğiz.
Erteleme Davranışı Nedir?
Erteleme davranışı, önemli görevleri veya sorumlulukları geciktirmek anlamına gelir. Bu davranış bazen kısa vadede rahatlatıcı görünse de, uzun vadede hayat kalitenizi olumsuz etkiler.
Erteleme, genellikle şu şekilde kendini gösterir:
- “Şu an yorgunum, sonra yaparım.”
- “Henüz hazır hissetmiyorum.”
- “Başarısız olabilirim, en iyisi başlamamak.”
Bu düşünce kalıpları, farkında olmadan sizi harekete geçmekten alıkoyar ve sürekli bir içsel çatışma yaratır.
Erteleme Davranışının Nedenleri: Neden Her Şeyi Erteliyorum?
Bu sorun, tembellikten kaynaklanmaz. Aslında çoğu zaman, bireyin duygusal durumuyla doğrudan bağlantılıdır. İşte yaygın nedenlerden bazıları:
1. Kontrol İhtiyacı
Bazı insanlar, karar alma sürecinde kontrolü tamamen ellerinde tutmak ister. Bu durum, işleri başkalarının yönlendirmesi yerine o işi yapmamaya yol açabilir.
Düşünceler:
- “İşler benim kontrolümde olmalı.”
- “Biri söyledi diye yapmak istemem.”
2. Mükemmeliyetçilik ve Onaylanma Kaygısı
Mükemmeliyetçi bireyler, işleri kusursuz yapmak ister. Bu da çoğu zaman harekete geçmeden önce yoğun bir kaygı yaşamalarına neden olur.
Düşünceler:
- “Yeterince iyi olmazsa ne olacak?”
- “Eleştirilirsem ne yaparım?”
3. Belirsizlik ve Kaygı
Sonuçları net olmayan işler, bazı bireylerde kaygıya yol açar. Bu kişiler, “yapmamak” seçeneğini daha güvenli görür.
Düşünceler:
- “Tam olarak ne olacağını bilmeden harekete geçemem.”
- “Sonuç garanti değilse uğraşmaya değmez.”
4. Düşük Öz Güven
Kendi yetenekleri konusunda şüpheleri olan bireyler, işlerini daha sonraya bırakmaya yatkındır.
Düşünceler:
- “Ben zaten yapamam.”
- “Ne yaparsam yapayım kimse beğenmez.”
5. Tükenmişlik
Fiziksel veya duygusal yorgunluk, önemli tetikleyicidir. Kendinizi bitkin hissettiğinizde, harekete geçmek ciddi bir engel haline gelir.
Düşünceler:
- “Şu an enerjim yok.”
- “Bu ruh haliyle sağlıklı bir sonuç çıkmaz.”
Erteleme Davranışının Sonuçları
Erteleme sadece günlük işleri aksatmakla kalmaz; uzun vadede psikolojik ve sosyal hayatınızı etkiler. İşte sık görülen olumsuz etkiler:
- Zamanın verimsiz kullanımı: Görevler birikir ve bu, işlerin yetişmemesine yol açar.
- Kaygı artışı: Görevlerin zihinde sürekli yer kaplaması, kaygıyı artırır.
- Tükenmişlik: Son dakika çabaları yorgunluğa neden olur.
- Kaçırılan fırsatlar ve motivasyon kaybı: Hedeflernizden uzaklaşmanıza yol açar.
Erteleme Davranışıyla Baş Etmenin Yolları
Bu alışkanlığını kırmak için öncelikle bu davranışı besleyen nedenleri fark etmek gerekir. Ardından uygulanabilir stratejiler devreye girer:
1. Düşünceleri Yeniden Yapılandırın
Olumsuz iç konuşmalar, erteleme davranışını besler. Bunları fark edip dönüştürmek önemlidir.
Örnek:
- ❌ “Zaten yapamam.” → ✅ “Küçük bir adım bile ilerlemektir.”
- ❌ “Hiç başlamamış olmak daha iyi.” → ✅ “Başlamak, yolun yarısıdır.”
2. Görevleri Küçük Parçalara Bölün
Büyük görevler gözünüzü korkutuyorsa, işleri küçük ve yönetilebilir adımlara bölün. Bu, zihinsel direnci kırar ve motivasyonu artırır.
3. Zaman Yönetimi Teknikleri Kullanın
- Görevleri öncelik sırasına koyun
- Her adım için süre belirleyin
- Günlük ve haftalık planlar yapın
- Tamamlanan görevler sonrası kendinizi ödüllendirin
4. Profesyonel Destek Alın
Yaşadığınız sorun, özellikle kronikleşmişse, psikolojik destekle ele alınabilir. Klinik psikolog desteği, düşünce kalıplarını değiştirme ve davranışsal stratejiler konusunda yol gösterici olabilir.
Haz ve Keyif Arayışı (Dürtüsellik)
Hepimiz zaman zaman anın tadını çıkarmak isteriz, değil mi? Bazen uzun vadeli hedefleri bir kenara bırakıp o anda bize keyif veren şeylerin peşinden gitmek çok daha cazip gelir. Kimi zaman bu, sabırsız davranmamıza ya da sıkıcı bulduğumuz şeylerden kaçmamıza neden olabilir. Hayatı “sıkıntı çekmek için fazla kısa” diye gören bu bakış açısı, eğlenceyi ve rahatlığı ön planda tutar.
Ama işin püf noktası şu: Bu tutum, “anı yaşamak”la aynı şey değildir. Eğer kısa vadeli zevkleri sürekli uzun vadeli hedeflerin önüne koyarsak, farkında olmadan kendi gelişimimizi, sorumluluklarımızı ve hayallerimizi ikinci plana iteriz. O zaman da özgür hissetmek yerine, pişmanlık içinde sıkışabiliriz.
Mesela, diyelim ki bir öğrenci çalışması gereken bir akşamı eğlenerek geçiriyor. O anda harika hisseder; gülüp eğlenir, kafasını dağıtır. Ama ertesi gün ya da sınav zamanı geldiğinde kaygı ve “keşke çalışsaydım” düşüncesi kaçınılmaz olur. Bu durum tekrarlandıkça hem motivasyon azalır hem de kendine olan güven sarsılır.
Elbette hayat sadece çalışmak ya da sürekli plan yapmak değildir. Hazzı ve keyfi tamamen bastırmak da doğru değil. Önemli olan, kısa vadeli keyiflerle uzun vadeli hedefler arasında denge kurabilmek. Gerçek mutluluk, sadece o an iyi hissetmekte değil; uzun vadede iç huzuru sağlayacak bir dengeyi yakalayabilmektir.
SESSİZ İSYAN 😉
Bazı insanlar bir işi ertelediklerinde, bunun arkasında yalnızca isteksizlik değil, derinlerde bir çatışma da bulunur. Kişi bazen farkında olmadan bir görevi yapmayı geciktirerek, iç dünyasında yaşadığı gerginliği yatıştırmaya çalışır. Bu gerginlik, geçmişteki deneyimlerden, otoriteyle yaşanan zorluklardan ya da başarıya yüklenen anlamlardan beslenebilir. Erteleme bu anlamda, yüzeyde basit bir “sonra yaparım” düşüncesi gibi görünse de, aslında içsel bir mücadeleyi temsil eder.
Erteleme davranışı kimi zaman, kişinin kendisine yönelttiği yüksek beklentilerin ve eleştirilerin sonucu olarak ortaya çıkar. Bir işi başlatmak, aynı zamanda bir değerlendirmeyle karşılaşmak anlamına gelir. Kişi bunu bilinçli olarak düşünmese bile, hata yapma olasılığı, geçmişte yaşadığı olumsuz duyguları yeniden canlandırabilir. Bu yüzden eyleme geçmemek, kısa süreli bir korunma sağlar; kişi böylece hem başarısızlık hem de hayal kırıklığı hissinden uzak kalır.
Bazı durumlarda ise erteleme, kişinin kendi sınırlarını ve kontrolünü hissetme biçimi haline gelir. Bir işi “henüz yapmamak” bazen bir tür sessiz dirençtir — dış dünyanın beklentilerine karşı, “ne zaman istersem o zaman yaparım” demenin dolaylı bir yoludur. Fakat bu kontrol hissi geçicidir; zamanla yerini suçluluk ve kaygıya bırakır. Yine de kişi bu döngüye geri döner, çünkü bu davranış biçimi onun için tanıdık ve güvenli bir duygusal alan yaratır.
Sıkça Sorulan Sorular
1.Sürekli ertelemek neden olur?
Duygusal kaçınma, kaygı, düşük özgüven ve motivasyon eksikliği başlıca nedenlerdendir.
2.Erteleme tembellik midir?
Hayır. Bu sorun, çoğu zaman zihinsel yorgunluk, duygusal çatışma ve kaygıyla ilgilidir.
3.Ertelemeyi nasıl aşabilirim?
Düşünce kalıplarını fark etmek, işleri küçük parçalara bölmek, içsel diyaloğu dönüştürmek ve zaman yönetimi stratejileri geliştirmek süreci kolaylaştırır.
Unutmayın: Küçük adımlar bile büyük değişimlerin başlangıcıdır. Harekete geçmek, hem özgüveninizi hem de yaşam kalitenizi artırır.
Erteleme davranışı, sadece bir alışkanlık değil, duygusal süreçlerle yakından ilişkili bir durumdur. Tetikleyicilerinizi anlamaya başladığınızda, bu döngüyü kırmak çok daha kolay hale gelir.
Daha fazla bilgi ve destek için nisantasipsikolog.com.tr ve Instagram sayfam üzerinden bana ulaşabilirsiniz.
Klinik psikolog Dolunay Zümrüt Çetin
Şişli, İstanbul Nişantaşı
Tel: 0 542 593 57 58


Bir yanıt yazın